Sayfalar

30 Aralık 2011 Cuma

fan clup ım

evet bir fan clup sahibiyim daimi üyeleri olmakla birlikte zaman zaman genişleyen zaman zaman daralan 
ama aynı sevgi aynı iştiyakla bana bağlı olan üyeleri var..
adımı duyunca birbirlerini itip kakarak bana ulaşmaya çalışıyorlar 
avaz avaz bağırıyorlar
beni pencerede görünce duvarlara tırmanmaya çalışıyorlar 
tek problem kedi olmaları :))
ve bunu fark eden tanıdıkların pencerenin altına gelip ismimle seslenelerek kediciklerimi galeyana getirip birbirine düşürmeleri :)
bir pisi pisi demem yeter çok uzakta bile olsalar duyarlar beni ...
birara sayıları artmıştı.
ikimizde evlenmezsek birlikte yaşarız diyen seyhan ın " bana bak ben evimde kedi istemem korkuyorum , sen sonunda yalnızlıktan evine yüzlerce kedi alan kadınlar gibi olacaksın galiba " demesi ile biraz irkilmedim değil :))
işin ilginç yanı adımı duymaya şartlanan kedileri görerek sonunda yiyecek verildiğini hisseden bir karganında fan larım arasında yerini alması. kediler adımı duyunca karga kedileri görünce geliyordu. şimdi hergün geliyor :) 


eve alamıyorum hem alerjim var hemde biliyorum sonu gelmezdi. hepsini almak isterdim :) 
ben toksam onlarda mümkün olduğunca toklar 
yani beni karın tokluğuna 
ama muhteşem bir bağlılık ve aşkla seviyorlar bende onları :) 

26 Aralık 2011 Pazartesi

istemenin esrarı



"içinizden sessizce birşeyler düşünmek yaratıcının huzurunda sesli düşünmektir "




23 Aralık 2011 Cuma

geceler

çok az yemek yerim 
bunda her şeyden benden daha çok nem kapan midemin payı büyük !
bir de kendine reflüden arkadaş edindi
bütün gün yemek yemesem su içmesem aklıma gelmez .
tansiyonum düşmeye başlayınca hatırlarım yemeyi içmeyi.
azacık yiyince doyarım.
kediler benden daha çok yiyormuş ..
mutlu olurum iştahım kesilir, mutsuz olurum iştahım yok olur.
neyse doktorlar diyor ki "akşam 6 dan sonra yemek yeme "


ben bütün gün durup saat 11 den sonra nasıl acıkıyorum nasıl acıkıyorum
yeme ertesi sabah yersin diyorlar . yok ! acıkmıyorum 
günlerce aç dursam bir muz yesem bir bardak çay içsem kafi.
ama gece acıkıyorum .
birde şu gezi programları var ya 
güya geziyorlar .. sürekli tıkınıyorlar. 
gecenin bir vakti şapur şupur yiyip "size de tavsiye ederiz" diyorlar.
insafsızlık :) 


o saat o yemekleri nereden bulur nasıl yaparım ..
gece insanıyım ben galiba.... 
gece yatmak istemiyorum gündüz kalmak istemiyorum .. 

22 Aralık 2011 Perşembe

musibetler ne söyler






"başımıza gelen her hadisenin adresini biliyorsak yani nereden ve niçin geldiğini farkındaysak hayata bakışımız, hayatı kavrayışımız ve algılayışımızda çok büyük değişiklikler olacaktır.hiç bir hadise başı boş ve kendiliğinden değildir "


peki ama başımıza gelen kötü olayların sıkıntıların sebepleri nelerdir?
hepsi ve daha fazlası kitabın içinde...
bakış açınızı derinleştiren ve genişleten "musibetler ne söyler" 
okunmasını kesinlikle tavsiye edeceğim eserlerden..





20 Aralık 2011 Salı

karakolda ayna var sınıfta fare var ! bölüm 2

bu gün sınıfa girince hizmetli farenin sınıfta dolaştığını ve dün koyulan yapışkana yakalanmadığını söyledi. 
diğer hizmetliyi çağırdım "sınıfta eşya çok nereden bulalım"... dedi
ve başladım dün döküp yerleştirdiğim dolabımı tekrar döküp yerleştirmeye. 
niyetim dolapların içini arayıp onlara bahane bırakmamak ki dolap arkalarına bakılsın. ve tam temizlik olsun.
bu arada m. yardımcımız la konuşmaya gittim. dün kendisini bulamamıştım. sağolsun çok ilgilendi. kadınlardan iyi yönetici olmaz derler hep. bu fikre artık hiç katılmıyorum her yere kadın eli değmeli.
neyse kukla köşemiz var içinde peluş kuklalar var duvarda asılı . cepleri var el kuklaları bu ceplerin içinde duruyor.
elimde kocaman bir sopa kuklalığı dürtüp diğer dolaplara geçtim.dolapları tam dört saatte bitirdim.
çocuklar "sınıfta kedi olsaydı fareyi tutardı" diye salık verdiler. :)
mantıklı aslında ..
ve son aşama hizmetlileri çağırdım .
bu sırada Tan hizmetliye yabancı filmlerde birini yakalamak isteyen adamlar gibi : 
öğretmen fareyi istiyor . iki gündür arıyor. dedi. :)) :))

tembel olan hizmetli " ya gerek yok yapışkan koyalım falan diyecek oldu. " ben iki gündür ayaktayım yer yeri döktüm, elim ayağım tutmuyor artık, siz ister yapın ister yapmayın ben kendim sökerim dolapları " deyince diğeri " nasıl isterseniz öyle yapalım " dedi.
çocukları korkmuyoruz demelerine rağmen dışarı aldım.
fare çıktı ve öldürüldü. 
ben 2 numara kayıp dedim. " o zaten budur siz aynı fareyi görmüşsünüzdür " dediler.
biz yine de her yere bakalım diyerek ayakkabılık , kitaplık yer şeyi söktürdüm.bişey çıkmadı. eşyalar yine duvara monte edildi. çıkışa 10 dk var. çocuklar eşyalarını almaya sınıfa girdiler.
her yeri döktüm bir kuklalığı aşağı almadım diye düşünerek kuklalardan birini elime aldım. dipte gri bişey mi vardı . yoksa kumaş mı o diye düşünürken fare atlayarak sınıfın ortasına düştü. ve bir salvo ile duvara monteli dolapların altına girdi.
ben demiştim 2 numara kayıp diye :)
"tekrar mı sökeceğiz" diye sızlanmalarına aldırmadım . ve söktürdüm . onu da öldürdük.
dün tutulan belime bu gün diğer bacağımın dizi ve el bileğim de eşlik ediyor. 
inş. son olur bunlar . hala gözümün önünden fareler geçiyor..

19 Aralık 2011 Pazartesi

karakolda ayna var sınıfta fare var !

evet hem de 1 ölü 2 firari 1 azatlı .
sabah hizmetli "masanızın yanında bir ölü fare vardı. birde kuyruk vardı baktım başka bir fare diğer hizmetliyi çağırdım fakat bizi görünce şu dolabın altına kaçtı".. dedi
"niye ölmüş ki fare" , dedim
saçma soru kabul ediyorum :) 
cevap daha saçma 
"ne bileyim hasta idi herhalde, ya da başka bişeyi vardı" 
ne olabilir ? ... aile içi şiddet , zehirli yem, bir kaç gün önce arkadaşımın bana getirdiği üzümlerin zehirli olması ve beni zehirleme ihtimali...
yok bu fazla sofist oldu :)
sınıfta dolap eşya çok ne yapsak diye düşünürken  masamın altında duran büyük kutuya girme ihtimalini düşünerek kutuyu sınıfın ortasına çekmek istedim
ama fare kardeş deprem oluyor sanıp havaya doğru zıplayarak dolabın altına girdi...
"çocuklara masaların üstüne çıkın ", dedim 
örnek olmak için bende çıktım :)
kapıdan hizmetliyi çağırması için arkadaşlardan birine seslendim ama ne çare gelen giden yokk .
bu sırada bizim fare atak yaptı ve diğer duvara monteli dolapların altına girdi.
e o da haklı . orada deprem sarsıntı olmaz . 
oldular mı dolap ardında iki fare.
kutuda başka var mıdır diye kapağını açayım dedim.
o sırada uyanmış olan 4 numaralı fare bir şaşırdı bende kapağı üstüne kapattım. hizmetli dışarı attı. 
dolapları sökelim dedim. tembel olan hizmetli "yapışkan kağıt koyalım" dedi. 
diğeri "sökebiliriz" dedi
tembel hayır deyince müdüre soralım dediler
müdür "siz çıkınca bakarız" dedi. 
dolapların altına bir yapışkan koydular.
ben bütün gün diğer dolapların içinde fare aradım. 
bir gün önceden tutuk olan belim bu duruma isyan etti. ayağımı yere basamamaya başladım. 
bu arada sınıfa duruma bakmaya gelip gülen kişilere çemkirdim.
ben zor durumdayken birilerinin gülmesine sinir olurum
çocuklar gayet sakindiler . 
farenin dişleri küçük olurmuş ve onları ısıramazmış.
bu arada fare gezdiği her yere pislemiş. 
offf yarın yine kalan yerleri arayacağım. 
bir ara flüt mü salsam , dedim. kavalım yok :)
eve geldim kamyon çarpmıştan beterim.
çok bedbahtım.
evde her yerden fare çıkacak sanıyorum teyakkuz halindeyim..
bizi iyi bir arama tarama çalışması ve temizlik bekliyor. 

17 Aralık 2011 Cumartesi

yeni bir yıl mimi



yeni yıl istekleriniz mim i  Aynur dan geldi. yigitkartal.blogspot.com
kendisine teşekkür ediyorum
kendimizden sonra 12 kişiyi mimleyeceğiz


1.her şeyin, her istediğimin hayırlısını ve hayırla mutlulukla olanını istiyorum
2.mutlu olmak istiyorum, mutlu olduktan sonra şimdi bunun ardından ne gelecek düşüncemin sadece başka bir mutlulukla devam etmesini istiyorum
3.hiç pişmanlığım olmasın , vicdanım rahat olsun işlerim hep rast gitsin
4.hastalık olmasın, hasta olanlar iyi olsun,
5.ölüm olmasın kimseyi kaybetmeyelim
6.ayrılık olmasın sevdiklerimden ayrılmak istemiyorum, hep birlikte olalım
7.eğlenceli bir yıl olsun eğlenelim gülelim gezelim görelim
8.ömrüm boyunca sürecek mutlulukların başlangıcı olsun, o kadar huzur dolu olsun ki her şey
9.Allah bize hiç bitmeyecek sevinçler versin
10.bitirmeyi düşündüğüm her şeyi başarı ile yapayım
11.hiç sıkıntıda kalmayalım her şey yolunda gitsin, sıkıntıda olanlar feraha çıksın
12.istediğim her güzel şey benim kadar herkese de gitsin ki mutluluğumuz kursağımızda kalmasın ...


nabrut 
çınar ağacı 
ehli keyf
sihirli torba
isoon
ibrahim hamurcu
tuba can
kuccuk kurbağa
viva
ben ce 


yi mimledim 

16 Aralık 2011 Cuma

Alvin ve Sincap lar

bugün sinemaya gittik. sıkılır mıyız acaba derken en az çocuklar kadar eğlendik.
film çok güzeldi. 
Alvin , Teodor ve Saymın üçlüsünü çocukluk yıllarında Vakvak amca ile olan çizgi filmlerden hatırlıyor ve çok seviyordum.
şimdi film olarak izlemek güzeldi.
sincaplar ıssız bir adaya düşünüyor ama ada gerçekten ıssız mı ?
gerçek pozitiflik bu sincapların dünyaya bakışında gizli :)
filmin müzikleri de çok güzeldi. ilk ikisini görmemiştim. 
onları da izlemeyi düşünüyorum.

12 Aralık 2011 Pazartesi

içimdeki cennete yolculuk



"kainatın kitabını okumaya açık olmak gerek . probleminiz varsa, bir biçimde size cevap verilecektir..
yeter ki sizin alıcılarınız açık olsun.
bir tür oyun ama dikkatle oynanması gereken bir oyun..
ufak parçaları birbiri ile birleştirme dikkati olmayınca, onlar parça olarak kalıp anlam kazanamıyorlar..."


çok beğendim... kendisini tv. izlemiştim.. beni yanıltmadı...

10 Aralık 2011 Cumartesi

gündüzüm seninle gecem seninle ...



saklardım her şeyi 
yaşam kıymetli ona ait izlerde kıymetli 
o halde muhafaza edilmeliydi
eşya değildi onlar anıların çekmecesiydi..
şimdi eskisi kadar değil gerektiğinde bırakmayı öğrenmeye çalışıyorum 
bırak eşyaları rahat bırak insanları ..
zaten gitmişlerse bırak gitsinler zihninden de ..
giderek daha çok eşya atıyorum dolaplardan
ihtiyacım olsaydı bu kadar saklı kalırlar mıydı ? 
hep yanımda olurlardı. 
unutmazdım onları...
hareket etmek daha kolay attıkça..
ama...
herşeyden biraz kalır diyordu hayat
kavanozda biraz kahve, kutuda bir kaç sigara 
insanda biraz acı ...


tatlıses "at gitsin at gitsin eskimişse at gitsin" dese de kıraç daha güzel söylüyor ..
dinleyelim o halde ..
aşkımı bir sır gibi senelerce sakladım... 

7 Aralık 2011 Çarşamba

Şimdi ödüllü olduk, blogları doldurduk :)



çok yönlü blogger ödülü
arkadaşlarr aranızda gofret sevmeyen var mı ?
varsa yemesin bize versin :))


kendimizle ilgili 7 gerçeği paylaşıp bizi mimleyen arkadaşımızın link ini teşekkür maiyetinde paylaşıyoruz ben Nabrut
iki kere teşekkür ediyorum arkadaşım bir de geri dönüp haber verdi :)
http://nabrutvebiz.blogspot.com/ 


1. kafam da değişik kayıt tutma şekilleri ve teknikleri vardır. birini mi tanıdım yarım yamalak olmaz onunla ilgili bilgileri ona ait olan bölüme kaydederim. analiz ve sentezde kendimi şaşırtacak kadar ileri gittiğim olur.


2.kendim kadar kızdığım ve kınadığım kaç kişi vardır merak ediyorum.çok utangaçımdır. bunu pek kimsenin bildiğini sanmam.çok da alınganımdır.


3.iyi sır tutarım. kendimde giderek azalmış olmakla birlikte ketumum insanın bazı düşünceleri de kendine kalıyor.güven benim için çok önemlidir.


4.eğer bişeye ikna olmamışsam onu yok saymam imkansızdır. o şey hep orada durur ve beni rahatsız eder.aşırı detaylı düşünürüm. doğru cümleler bir önceki ile aynı bile olsa beni kolaylıkla ikna eder.


5. sevdiğim ve bağlı olduğum insanlardan ayrılmak beni korkutur. ayrılık olması durumunda zor toparlanırım.şimdi eskisinden daha çok korkuyorum.


6.çok güçlü, sabırlı görünürüm ama değilim . dışım ne kadar kuvvetli ise ruhum o kadar hassas ve kırılgan . birine üzülmüşsem gerçekten üzülmüşümdür.


7.saçlarım kısa olunca çok güzel bile olsa kendimi eksik hissediyorum. ne kadar uzamış diye her yıkadığımda kontrol ederim.


bu arada sayı bitti ama birde komik bir şey olsun 
çocukken balıkları böcek zannederdim. annem sofraya getirdiğinde korkup kaçardım. yemem için ısrar edildiğinde çok ağlardım :)) " yemeyin böcek bunlarrr" diye de salık verirdim :)) 


bende 


uğur böceği
çitlembik
küçük hala aynur
viva 
milky
medanşeri
bookworm
çınar ağacını    ödüllendiriyorumm 

5 Aralık 2011 Pazartesi

aşağıda bir yalan söyledim yukarı geldim bende inandım !!



geçen gün okulun paydos vakti. çocuklar dağılıyorlar
önümde yürüyen 9- 10 yaşlarında belki biraz daha büyük bir çocuğun püskürtür şekilde tükürdüğünü görüyorum
hava rüzgarlı
eyvah üstüme gelecek diye aklımdan geçiyor
ama bu aralık çok kısa
kenara doğru çekilmeye çalışıyorum ama
vakit yeterli değil yüzüm tükürük içinde kalıyor
çocuğa " çocuğum bak yere tükürülmez , üstelik hava da rüzgarlı bak yüzüm gözüm tükürük içinde kaldı" dedim
buraya kadar normal 
çocuk ne dese beğenirsin
" ben tükürmedim" 
"evladım önümdesin, gördüm"
"ya ben tükürmedim diyorum"
"tükürdün, yüzüm gözüm battı işte"
"ben tükürmedimmm vallaha" 
"oğlum gördüm diyorum hala inkar ediyorsun"
"vallaha ben tükürmedim"
"sus bir de yemin ediyosun gördüm diyorum"
diye tükürdün tükürmedin tartışmasıyla
çıkış kapısına geldikkk.


ben kendi yoluma ayrıldım .

tükürüğü yemişken yeminle sinirli değildim. 
ama o inkar ettikçe benim sinir katsayım artıkça arttı
çocuk özür dilemeyi bırak bana hiç bişey söylemese neyse deyip geçecektim.,
ama ısrarla inkarı tercih etti.
üstelik öyle güzel inkar ediyor ki bi an şüpeye bile düştüm :))
öyle kendinden emin.


şimdi kime kızayım 
tükürük içinde kalıp ya  Rabbi çok şükür demeyen bana mı ?
inandığın şeyden seni kimse döndüremez, fikrini son derece iyi benimseyen fakat 
yerlere göklere tükürülmez, kuralını hala öğrenemeyen öğrenciye mi ?
insanlar hata yapabilir önemli olan hatayı telafidir 
doğruluk ahlakın temelidir ve basit toplumsal kuralları öğretmeyen aileye mi ?

3 Aralık 2011 Cumartesi

varsın uzasın yollar


insan önce bir albüme bakıp midesi ağrıyana kadar gülerken 
ardından üstüne derin bir hüzün çöker mi ?
önce morali çok iyiyken günlük güneşlikken
birden bütün gemileri batar mı ? 
üstelik önce nedenini anlamayıp 
sonra biraz evvel aklından geçen bir kaç 
düşüncenin kararmış bulutları getirdiğini 
neden sonra anlar mı ?


küçücük şeylerle mutlu olan insanlar
yine küçücük şeylerle mutsuz olur mu ? 
olur bence ....
ama çok az kişi kendini aslında neyin mutsuz ettiğini fark eder ...


aklımda fonda bir de şarkı dönüyor...
sanırım durumu daha da hüzünlü hale getiriyor..
hiç aklımda da yoktu ...
beynim başka bir durum olsa bana bu kadar yardımcı olur mu :))


karışır hüzünlenirim sen aldırma ...



2 Aralık 2011 Cuma

yeminimi bozdumm ...

gerçekten etmemişim iyi ki :) 
önce bir tane ile başladım sonra ikinci sonra üçüncü ve bu gün beşe tamamladım.
yeni elbiselerimden bahsediyorum ..
hepsi abiye tarzı aslında ...
içimde bir kokoş varmış meğer..
bir kaç yıldır önce elimde olanları eskiteyim fazlası israf diye
çok az ve gerçekten ihtiyacım varsa alışveriş yapıyordum
     ama bir ay içinde netten alışveriş yapmaya başladım
önceden bakıyordum şimdi alıyorum.
        "buna ihtiyacım var mı ? "
sorusunu yine soruyorum 
       ama cevabı dinlemiyorum :))
bi taraftan da kendimi suçlu hissediyorum ..

     "alış veriş yapmak terapidir "
 diyen kişiyi çokk iyi anlıyorum işte elbiselerim 

lili ile cadısı :)

23 Kasım 2011 Çarşamba

öğretmen olmak



herkesin ilkokul öğretmeni aklındadır.
ama arası açıldıkça ortaokul lise ve sonrasındaki öğretmenlerin kaçını hatırlar insan. 


bu gün için yazılacak şüphesiz çok şey var.
öğretmenliği rahat, tatili bol,  çalışma saatleri az kestane kebap olarak görenlerin sayısı biliyorum az değil. 
içine girmeyince ne yazık ki bilinmiyor.
geçen gün bloklardan birinde bir araştırma için bir kaç saatliğine okula giden bir bloger gün sonunda yorgun düştüğünü kulaklarında çocuk seslerinin yankılarının sürdüğünü,çocukları zapt etmekte ne zorlandığını yazmış. ardından "biz de mi böyleydik. öğretmenlerimden özür diliyorum ". demiş. 



düşünün bir soruya kaç kere yanıt verebilirsiniz ?
aynı kelimeyi, cümleyi ya da yönergeyi kaç defa tekrarlayabilirsiniz?
bu iki soru sadece örnek.
sınıfta 25 kişi var diyelim. toplu verdiğiniz yönergeyi mutlaka çocukların yarından fazlasına 2 ya da 3 kere tekrar vermeniz, ve yine tamamına yakınına işlemin yarısından sonrası için hatırlatma yapmanız gerekir . 
bu en az 50 defa aynı cümleyi bir etkinlikte söylemek demek.
sonrası için yapılacak düzeltme ya da kontrolleri saymıyorum.
"yapma çocuğum, arkadaşına vurma hayır tekme de atma,sınıfta koşmak yasak,sıraların üstüne çıkmayın, kalemi kulağına sokma, makası dikkatli tut" yönergelerini hemen her gün defalarca söylemek de cabası.


yani bütün gün çoğunlukla da aynı cümleleri tekrarlayarak yüksek sesle konuşmanız demek. 
bu da bir süre sonra faranjitin boğazınıza yer etmesi 15 dk. fazla konuşamamanız demek.



öğretmen olmak demek yoğun gürültüye maruz kalmak demek.
bir süre sonra süreklilik kazanan boğaz enfeksiyonlarına,bacaklarda varis,dolaşım bozukluğu, işitme ve zihin yorgunluğunun eşlik etmeye başlaması demek.


çok rahat ve iyi bir meslek olarak görülmesine karşın sadece orta sınıf ailelerin çocuklarının eğitim fakültelerini tercih etmesi pekte kimsenin dikkatini çekmez.


öğretmen olmak demek sürekli örnek davranışlar içinde olmak, bir taraftan evrak işlerini takip etmek,bir taraftan gerekli raporları tutmak, özel eğitime ihtiyacı olan çocuklarla ilgilenmek, gerektiğinde burunlarını silmek, yemeklerini kontrol etmek hatta tuvalete götürmek demek.


bunun haricinde çocuklardan daha çok yoran,destek yerine köstek olmakta direnen velilerle uğraşmak demek. 
insan en değerli varlığını öğretmeninden başka kaç kişiye teslim edebilir ?
hemde eğitsin diye..


insan annesinin hakkını neden ödeyemez?
verdiği emek bütün ömrüne yayıldığı için 
öğretmen anne baba yarısıdır.
verdiği emek bütün ömrünüze yayılır.


zor iş yani ...
emeklerini ödemek gerçekten zor.
ama çocukların başarılı olduğunu görmek, velilerin küçük bir teşekkürü insana bütün yorgunluğunu unutturuyor.


bende bu günün anısına 
bana sadece öğretmen olarak değil 
insan olarak da örnek olan 
bendeki emeğini asla unutamayacağım 
Feza Koçali yi ve Nihat Baldan ı sevgi ve
dua ile anıyorum .

21 Kasım 2011 Pazartesi

unuttum ama neyi ?



giderek artan zaman zaman çoğalan bir unutkanlık herkes kadar beni de sarmaya başladı.


her şeyi bir video açıklığıyla kaydedip bir fil edasıyla kayıtta tutan belleğim eror vermeye başladıı ..bir balık formunda dolanıyorum 

konuşurken ne söyleyeceğimi unutuyorum.
sonra unuttuğum şeyi hatırlamaya çalışırken diğer olaylara konsantre olamıyorum..

olaylar hızla giden bir arabanın durmasıyla arkadakilerin gelip ona çarpmaları gibi karışmaya başlıyor..

misal yazıyı yazarken başka bir şey düşünüyordum şimdi hatırlamıyorumm :) 
bir sohbet esnasında tam konu ile ilgili bir fıkra ya da hikaye aklıma geliyor anlatmaya başlıyorum. ama o da ne yarısından sonrasını hatırlamıyorum :))

konuyu uzaylı şarkıcı olarak bilinen tanınmış kişinin yıllar önce tv. anlatılan bir anısı ile bitireyim..

uzaylımızın eşinden başka bir de dostu var. dostu ile aynı evdeler iken kapı çalıyor. gelen uzaylının resmi nikahlı eşi. izlerini bulmuş suçüstü yapmaya gelmiş. kapıyı sevgili açıyor.sevgiliye "sen kimsin" diyor eş. sevgili " asıl sen kimsin" derken bizim uzaylı geliyor. iki kadın da "bu kim" ? diyor birbirleri için. uzaylının cevap kendine yakışır cinsten 
"sen kimsin, bu kim, ben kimim" :))) 


19 Kasım 2011 Cumartesi

alkışlarrr 2 :))


"öğretmenim siz bu sabah sınıfa miral ile geldiniz , hem de ona oğlum diyosunuz
yoksa gerçekten oğlunuz mu"
"hayır yağmur sadece birlikte geldik hem hepinize oğlum, 
kızım diyorum ya"
"ama ikiniz de geç kaldınız demek ki aynı evde yaşıyorsunuz ve o sizin oğlunuz " diyen yağmur a,


sıraların yaslanacak yeri olmadığı halde bunu unutup
 "çocuklar kollarınızı bağlayın arkanıza yaslanın" 
diyerek çocukları yere seren zümrem e 


kocaman alkışşşşş :))

18 Kasım 2011 Cuma

gün olur...

gün olur,başımı alır giderim, 
denizden yeni çıkmış ağların kokusunda 
şu ada senin,bu ada benim, 
yelkovan kuşlarının peşi sıra. 
dünyalar vardır,düşünemezsiniz; 
çiçekler gürültüyle açar; 
gürültüyle çıkar duman topraktan;

 
hele martılar,hele martılar, 
her bir tüylerinde ayrı telaş!.. 
gün olur,başıma kadar mavi; 
gün olur,başıma kadar güneş; 
gün olur,deli gibi...

17 Kasım 2011 Perşembe

dört mevsim


Bir zamanlar dört oğlu olan bir adam varmış.. Çocuklarının çok erken karar vermemeleri ve önyargılı olmamaları için onları bu konuda eğitmek istemiş. Böylece her birini uzak bir yerde duran ağacın yanına gidip ona bakmalarını istemiş.İlk oğlan kışın gitmiş, ikincisi ilkbahar, üçüncüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda. Geri döndüklerinde hepsini bir araya çağırmış ve ne görüklerini sormuş.


İlk oğlan ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş.

İkinci oğlan, “Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı” demiş.

Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş. “Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki daha önce hiç böyle bir şey görmedim” demiş.

Sonuncu oğlan hepsinin haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğunu belirtmiş.

Yaşlı adam oğullarına hepsinin haklı olduğunu söylemiş. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde ağacı görmeye gitmiş.

Onlara bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını anlatmaya çalışmış.
Ya da neye sahip olup olmadıklarını...
Şu sözlerle nasihatını tamamlamış:

“Gerçekleri ancak sonunda, dört mevsimi gördükten sonra görürsünüz.
Eğer kışın vazgeçersen ilkbaharın nimetinden olursun, yazın güzelliğinden ve sonbaharın bütünlüğünden de. Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin.
Hayatınızı bir mevsim (bir dönem) yüzünden yargılamayın.

tabii diğer insanları da ...

12 Kasım 2011 Cumartesi

kul kurar , bakalım kader ne der ..

zaman gelir geçer söz uçar yazı kalır
haydi bakalım ömrüm olursa, bir yıl sonrasına kadar  ...........
saçlarımı bu sefer tam uzatmak
ingilizceden belirlediğim dersleri doğru dürüst bitirmek
kelime ezberleyeceğim 1000 adet
photoshopu tamamen öğrenmek
listeye koyduğum iki adet animasyon programı öğrenmek
org u ilerletmek
doğru dürüst kitap okumak
daha çok film izlemek
mesneviyi bitirmek
her şeye kafa takmamak
insanların beni üzmesine izin vermemek
dinleceksem de hakkını vermek, çalışacaksam da hakkını vermek
daha kuvvetli olmak
şikayet etmemek
kaygıya,endişeye yer vermemek
kaçak dövüşmemek
zamanı verimli kullanmak
hedeflerim olsun inşaallah ......

11 Kasım 2011 Cuma

yalnız doğum günü

                        hiç kimseyi sevemezsin 
                       sandığım zamanlar      
                       dalga kıransız bir çocuk 
                       bütün limanlar    
                       başladığı yerde biter tüm yolculuklar     
        
bu gün benim doğum günüm
bu kez biraz daha farklı  
bir köşeyi daha döndük 
kendimi bir kaç yıldır bu güne hazırlıyordum
onun için kendimi kötü hissetmeyecektim dün berbat geçmeseydi ..
en azından bugün yalnız olmasaydım...
kendimi bu kadar yalnız hissetmeseydim...
insan böyle günlerde yalnız olunca kendini nedense çok kötü hissediyor.


hiç çok şanslı olmadım..
hiç böyle olmadı, hiç şöyle olmadı demek istemiyorum...
ama her başladığım da hüzünle devam ediyor düşünceler..
aklıma hüzünlü şarkılar,şiirler geliyor..


bugün benim taa çocukluk yıllarından beri görebildiğim hayal edebildiğim en uzak noktaydı


bu tarihe göre ve bu tarihe kadar planlar yapmış hayaller kurmuştum.


geçenlerde fark ettim ki bu tarihten ötesi için hiç bir şey düşünmemişim
ne kadarı gerçekleşti diye bakınca pek bakasım gelmiyor :)


şimdi yeni başlangıçlar yapma, yeni hayaller kurma vakti belki de ..
kabullenme..
vazgeçme..
içimdeki savaşçı şaşkın,kızgın,kırgın ve hüzünlü...
ama hep "anahtarların ters dönüp ışığa kavuşacağı günü" umut ediyor..


dünya her şeye rağmen
bütün karanlığına, şanssızlığıma,
her köşesine, her anına buluşan hüznüne, 
bambaşka yönlere doğru akmasına rağmen,
içinde barındırdığı umut azalsa da yaşamı,
bize verilen hayatın sebebini, varlığını tanımak güzeldi.


bana ayrılan sürenin en taze kısmını geride bırakırken
varlığıyla beni mutlu eden 
hayatıma anlam katan ,
renk katan herkese teşekkürler...


Beklemediğim anda karşıma çıkan ayrılıkları,
Aniden bastıran kışı,
Aynaya her baktığımda değişen kadını,
Mevsimler içinde mutlaka bir sevinç getiren yaz'ı,
Gülünce yüzleri bayram yeri olanları,
"Geçecek"diyerek yarama üfleyenleri,
Okuduğunu anlayanları,
Anlayıp da susanları,
Cesur olanları,
Yeniden başlayanları
Geride kalanları
Ve
Hayatın mutlak coşkusunu,
Sizi,
Seni,
Her şeye rağmen üstelik

"Gördüğüme sevindim!"


                   bu da şarkısı olsun ...




10 Kasım 2011 Perşembe




evet, biliyorum nereden geldiğimi
daima aç bir alev gibi 
yakıp tüketirim kendimi
ışığa döner anladığım her şey
geride bıraktığım ne varsa kül
ateş benmişim demek ki ...

seyhannnn

1.sürprizlerden nefret ettiğini iddia eder
(iddia diyorum çünkü "gerçekten sürpriz olursa severim" de dedi 10 yıl sonra  :)) )
 sonra "yok ben hiç sürpriz sevmem"  dedi yine
demek ki yaptığımız iyi sürprizin etkisi geçene kadarmış sevgisi:)
2.yukarıdaki maddeden de anlaşılacağı üzere dalgalı bir ruh haline sahiptir
sabah market alışverişini kim yapacak derken ciddi depresyona giren ardından akşam üstü markete başkası gidince depresyondan çıktığını haber aldığım kişi ondan başkası olamaz :)
3.en sevdiğim ve takdir ettiğim özelliğidir .
 bir insanın beğendiği ya da sevdiği bi özelliği varsa onun hakkını seyhan kadar çok az insan verebilir .
küçük bir şey de olabilir , önemli bir şey de
o kadar hayran olur , o kadar yüceltir ki o kişi sizseniz " ben neymişim ya ! dur bir bakayım kendime diyebilirsiniz" :)) bakınız bu sizi yanıltmasın sadece annesine karşı değil herkese karşı böyle olabilir.
4.dedikodu yapmaz  :)
5.bazı sorulara cevap vermez insanı sinir eder. "cevap ver" diye zorlanırsa "aaa çok bunaldım, beni neden bu kadar bunaltıyosun ?" der üste çıkar  :)
6.randevu ile düşünür :)
kafasında belli sıralar vardır . 
herkesin bir günü ,herkesin bir vakti ,her işin bir sırası..
eğer sıra sizde değilse kendini yırtsan nafile 
yok yok sırayı bozman mümkün değildir araya giremezsin :)
7.arkadaşları birbirini tanısın istemez neden mi ?
birbirlerini sevmezler ya da öldürebilirler diye korkar :) 
8.herkes en çok onu sevsin ister ama onun için kim en önemli kişidir bilemezsiniz 
sosyal paylaşım olayı ortaya çıkınca kişiler arasında bir çekişmedir başladı. 
fakat hala cevap yok !!! :))
9.çabuk kırılır, fevkaladenin fevkinde inatçıdır 
10.çok eğlencelidir, çok güldürür, incedir 
11.değişik tasarruf tedbirleri ve hesapları vardır ! :)
12.hayır demeyi geç öğrenmiştir .
" ya ben hayır diyemiyorum , ama sonra mutsuz oluyorum n'apcam ya " dediği gün kendisine bilmiş bilmiş akıl ve gaz verdiğim için kendimi affetmiyorum bakınız 6. madde :)
13.kafasındaki kalıpları kırmak zordur.
14.bişey yapacaksa çok özenir
15.evde olmaya bayılır
16.kahveyi,çikolatayı,kitap okumayı,film seyretmeyi çok sever
17.kaliteli şeylerden yanadır
18.çevresinde çok sevilir ve çok geniş bir çevresi vardır.
buna mukabil kıskananı da epey mevcuttur
19.insanlara değer verir
20.merhametlidir
21.süslüdür
22.sabahlığı üstünden pek çıkarmaz :)
 öyle ki annesi çöpe atarak kurtulur ondan :))
23.mahcuptur
23.eldivenleri,şalları sever
24.makyaj yapmaz zira hangi boyada vardır o kaşın kirpiğin karası :)
25.çok güzeldir, bu sebeple evde kalacak nadir kişiliklerdendir. 
26.entellektüeldir
27.gıcık ettiyseniz uzak durun :)
28.ısrar sevmez , ısrar kendisini irite eder. çok nadir işe yarar 
29.daldan dala konmayı, yenilikleri sever
30.yalnız alışveriş yapmayı sevmez
31.avrupa yı görmek ister ama eşiyle !! 
"birlikte gidelim mi " dedim , "olmaz seninle gidemem, eşimle gidicem" dedi not:ufukta hiç kimse yok :)
32.gezmeyi sever
33.ailesine çok önem verir
34.tembellik etmeyi sever
35.çok çalışkandır
36.sabırlıdır
37.iyi niyetlidir
38.iyi dinleyicidir . hiç yorum yapmaz :) 
39.vefalıdır
40.mütevazidir
41.yabancı dizileri izler yerlilerin pek şansı yoktur
42.nisan yağmurunda ıslanmayı , yürüyüş yapmayı sever
43.sonbahardan hoşlanır
44.bir yanı melankoliktir
45.kazık atmaz
46.zekidir
47.hayvanlardan korkar :))
48.açık sözlüdür
49.güzel giyinir
50.kariyer olarak olması gereken yerde değildir ama dert etmez
51.kendini sever
52.olmazsa olmazları vardır
53.planlıdır
54.çok tatlıdır
55.dürüsttür
56.işi varsa öncelik işindedir
57.yaşlandıkça duygusallaşıyor
58.yalnızlığı sevmez ama kalabalığa da gelemez
59.arayanları hiç bitmez
60.bir şeye çok güzel ya da çok kötü demişseniz bir film ya da kitap onu okumak ve izlemek istemez
61.eli çabuktur . hayır yan kesici değil pratiktir yani. ne yapacaksa hızlı yapar 
20 dk. bir bluzu kesip dikebilir ..
62.düşes ruhludur
63.kendi ile ilgili genel bir konuda bilgi veren bir mesaj aldıysanız bu mesaj sizinle birlikte ben diyeyim 5 siz deyin 25 kişiye daha girmiştir kendinizi özel zannetmeyin :) bakınız 7 ve 8 maddeler :)
64.hayal kurmayı sever. çokta güzel hayal kurar. öyle bir anlatır ki hayran olmamak elde değil :) 
65.her şey için bir listesi vardır (kitaplar,filmler,yapılacak işler,şarkılar,alınacaklar,insanlar ) bu maddenin madde 6 ile yakından alakası vardır :)
66.hasta olunca yapılacak şey 2 gün yatmaktır. bu öyle kötü bişey de değildir.randevulara bir müddet ara verilebilir böylelikle
67.samimidir.
68.anı yaşamayı sever.
69.kendisini pek severim iyi ki tanımışım diyeceğim nadir kişilerdendir .