Sayfalar

26 Nisan 2021 Pazartesi

sert budanmış ağaçlar gibi



dünyaya mutlu olmaya gelmediniz.kendinize gelin diyordu bi yazar. ahiret asıl yurdumuz, evimiz..
sokakta oyunlara katılamayan, bütün gün oyunları cok uzaktan seyreden, ustelik düşüp etrafı yarabere olan cocuklar gibi ağlayarak eve dönecegim sanki....
kendimdeyim de icimden taşan bu kadar kederle ne yapmalıyım. 
ne yapsam sığmıyor heybeme.nereye koymaliyim aşanı, dolup dolup taşanı. onunla nasıl uyuşmalıyım..

....

24 Mart 2020 Salı

ıssız bir yoldan gecerken



Uzun zamandır rüyalar görüyordum beni korkutan. 
çıkmaya basladılar. korkuyorum.. cok korkuyorum. umut hep icimde. sesi öyle cılız ki... Allah ım nolur korktuklarımızdan emin kıl. zira benim dalım budağım yurdum bucağım yok...
herseyin olmasa da bi cok seyin guzel olacagini soyleyen ben miydim?
masallar yasamin neresinde ... sonra degismis hersey neresinde?
soru degil bunlar...
teselli beklerken azarlanmak neresinde...

28 Şubat 2019 Perşembe

merhaba günlük : )

daha bu sabah yazdigim eski gunlukler geldi aklima ve gunluk yazmanin ne kadar sakincali oldugunu dusundum :))  iste hayat boyle hemen ardindan ya dur sunu bloga yazayim dedim...

sonra anlatma kimseye bisey anlatma artık diyen ic sesimle actim tekrar..

insanlar biseyi istiyor. Ama aslinda istemiyor. yani diyelim o şey giysi, elbise, esya cogunlukla ilgi..

aslinda normal sartlarda o tip bi ihtiyaci ya da ilgisi yok. o elbiseyi aldiktan sonra bi kiymeti
kalmayacak ama baskasi alsin istemiyor.. o insanla birlikte olmak onu mutlu etmeyecek belki ama oldugu yerde dursun istiyor. o koltuklarda hic rahat degil ama ...

mantiga vurunca iyi guzel...
birak gitsin diyosun sonra birak olmasin birak..
o zaman tıpkı icinde butun kimlik kartlarının oldugu cantani caldırmışsin gibi hissediyosun.

bi bosluk hissi.. sanki kim oldugunu tekrar belirlemen gerekiyor. sanki kaybolanlarla birlikte bişeyler de gidiyor. dondurman düşmüş kulah elinde kalmış gibi.

vermeyende mabud sussun otursun mahmut '' deyip devam edelim.. ne olsa mevla neylerse güzel eyler deyip gecelim ... horoz mu sadece seviyorum...

8 Mart 2017 Çarşamba

arkası yarım



evlerin ışıkları bir bir yanarken bendeki karanlığı gel de bana sor...


15 Mart 2016 Salı



pirinçteki beyaz tasları nasıl ayırt ederiz ?

uzun zamandır yazmadım bir yıl olacak nerdeyse hayatımdaki yılanları temizledim.
daha doğrusu ben insani akılla yapamazdım Allah temizledi.
japonların güzel bir atasözü vardır. "pirinçteki siyah taştan değil beyaz taştan kork" derler.

hesaplı davranan belli hesaplar dahilinde yanında olanlar varsa defet edin gitsin. hesapları bitince size düşman olurlar.

sen karşındakinin hiç bir kusuruna bakmazken o, alttan alta bir şeyler biriktiriyorsa sonra bunları bir yerde ortaya çıkarıp "ne oluyo" dediğinde vur kaç taktiği yapıyorsa sıkı düşün. genelde "ay şaka yaptııığmm" olur yeme. akla gelmeyen şeyin şakası olmaz. şaka yaparken insan laf sokmaz.

özür dilemek yarım ağızla olmaz. biri seninle arasını düzeltmek istiyorsa arar sorar.
üzüntüyü de mutluluğu da paylaşmakla olmaz kendinde olmayan bir nimet sende varken halden hale girmiyor yine de mutlu oluyorsa seninle o zaman gerçek dostundur.

iki kişinin arası bozulduğunda ortak arkadaşlarından biri diğerine nisbet olsun diye kullanıyorsa seni  onu da defet.
temizlik uzun sürdü. fakat yeni steril samimi bir hayatım var artık İnşaallah.

uzun zamandır yazmamamın en önemli sebebi büyük yılanın bloğumu bilmesiydi. benimle çektiğim sıkıntılarla yine sinsi sinsi dalga geçip beni dedikodu malzemesi yapması olasılığı uzak tuttu beni.

okuyorsa ona mesajım sevgili aylin :  fuck you.

bu yaşa geldim hayatı ve insanları tanıdığımı zannederdim. insanoğlu çiğ süt emmiş unutmamalı ...

25 Mayıs 2015 Pazartesi

ağaçlar güneş ve ben bahtiyar





inşallah cennete gidersem...
vakit hep ikindi vakti olsun günlerden bazen Çarşamba bazen Cuma olsun...
bir evimiz olsun yakınından bir akarsu aksın...
dibi görünsün ama dibi görünmeyen her şey korkutur beni...
bazen içine de girip yürüye bilelim...
bazı yerlerinde ördekler kazlar yüzsün...
bahçelik yerde olsun tabi evimiz. ağaçların arasından bakalım gökyüzüne..yapraklara suyun yansıması vursun.
hayvanlarımız olsun etrafta gezinen..
tavuklar, horozlar, kuşlar, inekler ve koyunlar...
yerde hep bir soframız olsun.
oturup sevdiklerimizle sohbet edelim.
acelemiz yok, ciğerimizi yakan kalbimizi daraltan hiç bir şey yok "çok şükür, çok şükür"diyelim.
sonra akşam olunca ama bazen olsun, yataklarımıza gökyüzünü ve yıldızları seyrederek yatalım..
uyurken üzüntüyle uyuduğumuz uyanınca aynı üzüntüyle uyandığımız hiç bir şey olmasın..
uzun yürüyüşler yapalım.. dünyada gidemediğimiz her yere gidelim..
mutlu olalım....
sonunda dünyada yaşadıklarımızın karşılığını böyle güzel bulacağımızı biliyorduk diyelim..
umut hiç bitemeyen bahar mevsimi...

26 Ocak 2015 Pazartesi

hayal

niye uzun zamandır hayal kuramadığımı düşündüm...
sonra en son kurdugum hayalin ne oldugunu hatırladım.
hemen herkesin kurduğu türden hayallere bu vakte kadar kırılır diye kendi kafamın içinde bile hic girmemisken nasıl bir yıkıntının içinde kaldığıma baktım .
enkaz kaldırma calısmaları benim enkazdan vazgecmemeye direnmem yüzünden duruyor.  sanırım önce suretleri gözümün önünden uzaklaştırmam gerek. yapamıyorum. gercek biri varmısta ona zarar veriyormuşum gibi geliyor.gözümün önünde capcanlı duran bu hayali nasıl yok sayacağımı bilmiyorum.
 Allah kerim...